Adapazarı Haydarpaşa arasında Ada Ekspresi ismiyle tren yolculuğu yapardık. Bu eski tren her durakta durur ve İstanbul’a yaklaşık 3-3,5 saatte varırdı. Biletsiz yolculuklar, sigara içilen vagonlar, seyyar satıcılar, kaçak yolcularla dolu saçma sapan bir yolculuk olurdu. Trenler zaten eski ve külüstürdü. Kapılar açık yolculuk yapılır, Adapazarı’na varmaya yakın insanlar son duraktan önce geçitte inebilmek için kendilerini kapıdan atardı.
Ada Ekspresi 2012’de hızlı tren yapımı nedeniyle 5 sene boyunca kapatılmıştı. Bu kapanmadan önce Adapazarı’na gitmek için son kez kullanmıştım. İşten çıkıp Söğütlüçeşme’den trene bindim. En arkada bir koltuğa geçtim ve kulaklıkla müzik dinlemeye başlamıştım. Tren de o kadar kalabalık değildi. Trenin diğer ucunda da yaşlı bir kadın ve birkaç tane adam vardı.
İzmit civarında da benim yaşlarımda biri bindi ve gelip benim yanıma oturdu. Bu kişi de kulaklıkla müzik dinliyordu. Ama böyle bir dinleme olamaz. O kadar sesini açmıştı ki kendi kulaklığımdan gelen sesi duyamıyor ve o kişinin müziğini dinliyordum. Hatta o kadar kısık dinliyordum ki trenin diğer ucundaki yolcuların konuşmalarını duyuyordum. Yanımdaki kişinin müziğinden rahatsız olmaya başlamışlardı. Söylenip duruyorlardı. En sonunda teyze karar verdi ve müzik dinleyene kızacaktı. Bir hışımla arkasını döndü ve bize doğru baktı. İkimizin kulaklarında da kulaklık vardı. Bu sefer bir sağa bir sola yani bir yanımdakine bir bana bakıyor ve anlamaya çalışıyordu. Başladı “Hangisi? Hangisi?” diye bağırmaya. Yanımdaki olanlardan habersiz müzik dinlemeye devam ederken bütün gerilimi ben yaşadım.
Teyze olayı daha fazla büyütmedi ama söylenmeye devam etti. Yapmadığım bir şeyin gerginliğiyle huzursuz bir şekilde yolculuğa devam ettim. Üstelik gürültüye en fazla maruz kalan da bendim.