Kadirli’de askerliğimi yaparken dişim çok ağrımaya başlamıştı. Ağrıdan duramıyordum. Komutana diş için izin istemiştim ama izin vermemişti. Bir dişim bu çürüme nedeniyle kırıldı.
Askerlik bittikten sonra Bağcılar’da kaldım. Bir dişçiye gitmem gerekiyordu. İstanbul’u da çok bilmiyordum. Yolumun üzerinde bir dişçi görmüştüm. Buna bir gideyim dedim. Bir Ramazan günü iş çıkışı eve dönerken dişçiye girdim. Dişimin ağrıdığını söyledim. Kontrol etti. Fiyatını sordum. Şimdi Ramazan kampanyası var diyip o zaman için çok uygun bir fiyat verdi. Ben de iyi öyleyse yapalım dedim, sonra bana randevu verdi.
Randevu tarihi gelmişti. Arkadaşımla gittim dişçiye tekrar. Koltuğa uzandım. Boynuma tek kullanımlık dişçi önlüğü taktı. Sonra başladı zır zır oymaya. Oyarken çok fazla acıdı, arkadaşım da sordu “Uyuşturmayacak mısınız?” Doktor da “Uyuşturmayacağım, zaten bu bağırmıyor.” dedi. O an anladım kampanya dediği aslında malzeme kullanmamakmış. İçime içime bağırtarak tedaviyi gerçekleştirirken kapı çaldı. Kendisi dışında herhangi bir yardımcısı olmadığı için arkadaşıma “Kapıya bakabilir misiniz?” diye sordu. Arkadaşım kapı işini de halletti. Kullandığı bir malzemeyi yere düşürdü, aldı tekrar kullanmaya başladı. bu ileri seviye hijyenik tedavi sona erdi.
Koltuktan kalkarken tek kullanımlık önlük yere düştü. Acele bir şekilde alarak çekmecesine koydu bu kullandığı önlüğü. Bundan bir adet kaldı, o nedenle buraya koyayım dedi. Tekrar kullanacakmış.
Bu tedavinin üzerinden 10 seneden fazla zaman oldu. Tüm bu olaylara rağmen yaptığı dolgu hala yerinde.